16.BOLUM

Sayfa ▪ 767. ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 


   ZİKRULLAH İLE İLGİLİ BİD’ATLER 

   İrşad vazifesinde seçilmişliği gözardı edip baş olma sevdası içindeki bazı insanlar kendilerini haklı çıkarmak için sahabe, Ehli Beyt Ve hatta Peygamber Efendimizin bizzat kendisine iftiralar atmaktan, dinde olmayan şeyleri uydurmaktan çekinmemişlerdir. Bu, tarih boyunca yaşanmış ve hâl-i hazırda da yaşanagelmektedir. Bu gerçeğe binaen Dârimî’nin Sünen’ inde yer alan bir hadis-i şerifte şöyle buyurulur: 

معاذا انه  يفتح القران أن على الناس حتى تقرأه المراة والصبى والرجل فيقول الرجل قرات القرآن فلم اتبع  ثم يقوم به فيهم  فلا يتبع ثم يحطذر فى بيته مسجدا فلاا فلا يتبع فيقول قد قررت القرآن فلم اتبع واحطذرت فى بيتى مسجدا فلم  اتبعوالله لا تينهم بجديث لا يح دونه فى كتاب الله ولم يسمعوه عن رسولهل  لعلى اتبع قال معاذ فأياكم وماجاء به فأنه ضلالة للدار مى مطولا ويتم فى الفتن انشاءالله تعالى نحوه

Sayfa ▪ 768. ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

    Muâz (radiyallahu anh) dedi ki: 

   “Kur’ân insanlara açılacak. Öyle ki, kadın, çoluk-çocuk (herkes rahatlıkla) Kur’ân okuyacak. Sonra kişi kalkıp, “Ben Kur’ân okudum. Yine de bana uyulmadı’ diyecek. Sonra namaz kıldıracak ama gene uyulmayacak. Sonra evinde bir mescid edinecek ama gene uyulmayacak. Diyecek ki: “Kur’ân okudum, bana uyulmadı, onunla namaz kıldırdım, yine bana uyulmadı, evimde mescid edindim, yine uyulmadı.Vallahi onlara Allah’ın Kitabında bulamadıkları ve Resulünden duymadıkları bir hadis getireceğim, belki uyarlar.’ 

   Sakın onun getirdiğine inanmayın çünkü onun getireceği ancak sapıklık olacaktır.”1185" 

   Dinde inanç ve itikat konularında bir çok bid’at çıkarıldığı gibi, ibâdetler konusunda da hem baş olma sevdası içinde olanlar, hemde insanları İslamiyet’ten uzaklaştırmak, dinden koparmak, soğutmak iddiasında olanlar tarafından ibâdetlere birçok bid’at sokulmuştur. 

   Konumuz Zikrullah olduğu için Zikrullah ile ilgili bid’ atleri aktarmadan önce bid’at nedir bu kavramı öğrenmekte fayda vardır. 
___________________________
1185 Dârimînin Süneninde,1,67; Mervân b. Muh. an Saîd arı Rabia bin Yezîd an Muâz, senedi ile tahrîc etti 
 
Sayfa ▪ 769   ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

  BİD’AT 
 
  Bid’atin sözlük anlamı;“ sonradan ortaya konulan, ıcat edilen”dir.“1186" 

  Bid’at, dinî terminolojide; sonradan ortaya atılan ve Kur’ân’a ve Sunnet’e ters düşen her türlü söz, düşünce ve işe denir. 

   Bid’atin dinde yeri yoktur. Bu bizzat Peygamber Efendimiz tarafından reddedilmiştir: 

 عن عءشة رضى الله عنها قالت فال رسول الله صلى الله عليه وسلم من أحدث فى أمرنا هذا ما ليس منه فهو رد 
   Hz. Aişe (r.a.) rivâyet etmiştir: 

  “Bir kimse, dinimizde olmayan birşey çıkarırsa, o şey reddedilir.”1187
______________________
▪1186 Prof. Dr. Mehmet Kanar, Arapça-Türkçe Sözlük /▪1187 Buhârî, Sulh 5, III, 167; i’tisâm 20, VIII, 156; Müslim, Akdiya no. 17-18, s. 1343-4; Ebü Dâvud, no. 4606 ve İbn Mâce, no. 14; Sa’d bin İbrâhim ani’l-Kâsım bin Muh. an Aışe. Senedı ile tahric ettiler 
Sayfa ▪ 770  ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

وفى روايةلمسمع من عمل عملا ليس عليه أمرنا
فهورد 
    Müslim’in başka bir rivâyeti şöyledir: 

   “Bir kimse, dinimizde olmayan bir amel işlerse, o amel reddedilir'1188' 
  Ayrıca Peygamber Efendimiz bid’ati sapıklık
olarak nitelendirmiştir
.
وعن جابر رضىالله عنه قال كان رسول الله صلىالله عليه وسلم إذا خطب أحمرت عنيناه وعلا صوته واشتد غضبه حتى كأنه منذر يقول  صبحكم ومساكم ويقولا بعد فان حير الحديث كتاب الله وخير الهدى هدى محمد صلىالله عليه وسلم شرالأمور محدثاثها وكل بدعة ضلالة...

   Câbir’den (radiyallahu anh); 
   “Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) hutbe verirken gözleri kızarır, sesi yükselir ve gerilimi artardı. 
  Sanki bir orduyu uyarıyormuş gibi: “(Düşman) akşama sabaha size baskın yapacak’ diyen (ordu komutanı) gibi olurdu. Şehâdet ve orta parmağını birleştirerek, “Ben ve Kıyâmet bunlar gibi yakın olduğu bir zamanda gönderildim. Bundan sonra malumunuz olsun ki, en güzel söz Allah ’ın Kitabıdır. En güzel hidâyet Muhammed’in hidâyetidir. İşlerin en kötüsü sonradan icat edilenlerdir. Her bid’at dalâlettir’ derdi.”1189'
________________________
▪1188 Nevevî, Riyâzü’s-, Müslim’den/▪1189 İbnu’l-Mübârek, K. ez-Zühd no. 1596; Abdürrezzâk, no. 15262; Ahmed, III, 310, 318, 337, 371; Dârimî, I, 69; Müslim, Cum’a 43-45, s. 592-3; Ebü Dâvud, no. 2954; Tirmizî, no. 3786; Nesâî , Sehv 65, III, 58; îdeyn 22, III, 188-9; İbn Mâce, no. 45; Ebü Ya’lâ, no. 21 l l, 2119; İbn Huzeyme, no. 188-9; İbnu’l-Cârüd, s. 150-1; İbn Hibbân, no. 3051, 10; el-Hâkim, IV, 523 ve Beyhakî, III, 198, 206, 208, 213, 214; Ca’fer b. Muh. b. Ali an ebihî an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler 

Sayfa ▪ 771  ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

    Fatiha Süresi’ni okumadan namaz olmaz. Fatiha Süresi’ni okumak farzdır. Bizler her gün, 

اهدناالصراطالمستقيم (٦)

   “Bize doğru yolu göster.” 

صراط الذين أنعمت عليهم غيرالمغضوب عليهم ولأ الضالين  (٧ 

   “Kendilerine lutuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve saprmşların yolunu değil!” ayetlerini farz ve nafile namazlarımızda okumak süretiyle Cenâb-ı Hakk’ın lisânıyla dalâlet ehlinden olmamak için Allah’a yalvarıyoruz. Yalvarıyoruz, lakin bunu sadece lisânla söylemek yetmez; gönülden istemek dalâlet yoluna sapmamak, bu konuda gayretli olmak, uyanık olmak gereklidir. 

  Sırat-ı müstakim Allah’ın yoludur. O’nun yolunun dışındaki bütün yollar insanı dalâlete iletir. 

ابن مسعود خط لنا رسول الله صلى الله عليه وسلم يوما خاطا ثم قال هذا سبيالله ثم خط خطوطا أن يمينه وان شماله ثم قال هذه سبل  على كل سبيل  منها شيطان يدعو إليه ثم تلا  (أن هذا صراطى مستقيما فاتبعوه ولا تتبعو ااسبل فتفرق بكم عن سبيله )

   İbn Mes’ üd’ dan (radiyallahu anh); 

   “Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve âlihi) bir gün bize bir çizgi çizdi ve, “İşte bu (çizgi), Allah’ın yoludur’ buyurdu. Sonra sağına ve soluna da çizgiler çizdi ve şöyle buyurdu: “İşte bunlar da, her biri üzerinde Şeytan’ın durup çağırdığı yollardır.’ Sonra da, “Bu dosdoğru olan yoluma uyun, sizi Allah yolundan ayrı düşürecek olan yollara uymayın’1190' âyetini okudu.”1191
_______________________
▪1190 En’âm 6/153 /▪1191 Tayâlisî, Müsned no. 244, Ahmed, I, 435, 465; Dârîmî, I, 67; Bezzâr, Keşfu’l-estâr no  

Sayfa ▪ 772  ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

   Allah’ın yolu, sırat-ı müstakim; Resülünün ve Ehl-i Beyt’inin yoludur. Resülü’nün ve Ehl-i Beyt’inin Islam’ı yaşayışının dışında yol aramak dinde birşeyler icat etmektir ki, buna bid’at denir.

   Kitabullah’a ve Sünnet’e ters düşen davranışları icat edene, bunları uygulayana “bidatehli” denir ki, bunlar Allah’a isyan edenlerdir; bunlara itaat edilmez, yolundan gidilmez,

ابن مسعود رفعه سيلى أموركم بعدى رجال يطقذون ألسنة ويعملون بلبدعة ويوخرون الصلاة عن مواقيتها قلت يارسول الله عن ادركتهم كيف أفعل قال تسالنى ياابن أم عبد كيف تفعل لا طاعة لمن عصى الله   

   İbn Mes’üd’dan (radiyallahu anh);

   “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

“Benden sonra başmıza bazı adamlar geçecek; Sünnet’i söndürüp bid’atle amel edeceklerdir. Namazı da vaktinde kılmayacaklardır.’

   Dedim ki: “Ey Allah Resülü! Onlara yetişirsem ne yapayım?’ “Ey Ümmü Abd! Ne yapacağını Bana mı soruyorsun? Allah’a isyan edene itaat edilmez.'1192'

   Onlar tevbe etseler dahi tevbeleri de, ibâdetleride kabul değildir. Çünkü 0 bid’ati sebebiyle İslam dairesinden çıkmıştır.

حذيفة رفعه لا يقبل الله لصاحب بدعة صوما ولا صلوة ولا صدقة ولا حجة ولا عمرة ولا جحادا ولا صرفا ولا عدلا يخرج من إلاسلام كما تخرج الشعرة من الجين   

   Huzeyfe’den (radiyallahu anh); 
   “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
__________________________
▪2221; İbn Hibbân,no. 6-7 ve el-Hâkirn, II, 318; Asım bin Behdele an Ebî Vâil an İbn Mes’üd. Senedi ile tahrîc ettiler/▪1192 İbn Mâce, no. 2865; Abdullah b. Osmân b. Huseyın ani’l-Kâsım b. Abdirrahman b. Abdillah b. Mes’üd an ebîhî an ceddihî İbn Mes’üd asl-ı senedi ile tahric etti 

Sayfa ▪ 773  ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

   Allah, bid’at sahibinin ne orucunu, ne namazını, ne zekâtını, ne haccını, ne umresini, ne cihadını, ne tevbesini ve ne de fîdyesini kabul etmez. o, Islam’dan hamurdan çıkan kıl gibi çıkar.”1193

   Bid’at ehlini koruyup, kollamak ona tâbi olmak bid’at ehli olmak gibidir ve Allah’ın lanetine uğramaya sebeptir. 

قيس بن عبادة انطلقت انا والاشتر إلى على فقلنا له هل عهد إليك النبى صلى الله عليه وسلم شينا لم يعهده إلى الناس عامة قال لا إلا مافى هذا فأخرج كتابا من قرأ ب سيفه فإذا فيه المومنون تتكافا دماوهم يد على من سواهم و يسعى بذمتهم ادناهم ألا لايقتل مومن بكافر ولاذو عهد فى عهده من أحدث حدثا فعلى نفسه ومن أحدث حدثا أوى محدثا فعليه لعنة الله والملائكة والناس أجمعين 

     Kays b. Ubâde’den (radiyallahu anh);

   “Ben ve Eşter, Ali’nin yanına gittik, dedik ki: “Allah Resülü diğer insanlara söylemediği bir şeyi sana (özel olarak) söyledi mi?’ 

   "Hayır; ancak bunda (sahifede) olanları bana özel olarak söylemiştir’ dedi, kılıcının kabzasından bir sahife (yazı) çıkardı. Baktık ki içinde şu yazılıydı: Mü’minlerin kanları eşittir. Onlar kendilerinden olmayanlara karşı bir güçtür. Rütbece en aşağı olanları bile onların zimmetine koşar. (Yani verdikleri sözü onlar nâmına yerine getirir.) Dikkat edin; kâfîre karşı mü’min (kısasen) öldürülmez. Verdiği süre içerisinde muâhid (zimmet ehli) de öldürülmez. Kim bir bid>at uydurursa vebali onadır; kim de bid’atçıyı himâye edip kollarsa Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onun üzerine olsun.'1194
_______________________
▪1193 Muh. b. Mihsan an İbr b Ebî Able an Abdillah bin edDeylemî an Huzeyfe olan hadisi İbn Mâce, no. 49, tahrîc etmiştir/▪1194 Ebü Dâvud, no. 4530 ve Nesâî , Kasâme 9, VIII, 19-20; Yahyâ b. Saîd an Saîd b. e. Arübe an Katâde ani’l-Hasan an Kays b. Ubâde senedi ile tahrîc etti 

Sayfa ▪ 774  ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 
   Bu nedenle bid’at ehline tâbi olmak hususunda uyanık olma_ lı Allah’ın ipine sımsıkı sarılmalıdır. Allah’ın sağlam ipi, Kur’ân, Resülünün sünneti, Ehl-i Beyt’i ve O’nun yolundan giden, görüldüklerinde Allah’ı hatırlatan gerçek Hak dostlarıdır.

المقدام بن معديكرب رفعه ألا هل عسى رجل يبلغه الحديث عنى وهو متكىء على آر يكته فيقول بيننا و بينكم كتاب الله فما وجدنا فيه حلالا استحللناه وما وجدنا فيه حراما حرمانه وان ما حرم رسول الله كما حرم الله 

el-Mikdâm b. Ma’dî Kerb’den (radiyallahu anh); “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

Yakındır; sedirine (koltuğuna) yaslanıp oturan bir adama Benim hadisim ulaşacak ve o, şöyle diyecek: “Aramızda Allah’ın Kitabı vardır. Onun içinde helal olarak bulduğumuzu helal sayar, haram olarak gördüğümüzü de haram sayarız.’
   Oysa (zavallı bilmiyor ki), Allah Resulü’nün (sallallahu aleyhi ve âlihi) haram kıldığı şey de, Allah’ ın haram kıldığı şey gibidir.”1195'

زيد بن أرقام رفعه أبى تارك فيكم ماان تمسكتم به لن تضلوا بعدى أحدهما اعظم من الاخروهو كتاب الله حبل ممدود من السماء إلى الأرض وعترتى أهل بيتى لن يفتر قا حتى يردا على الحوض فانظرواكيف تخلفونى فيهما

  (Zeyd b. Erkam’dan (radi  
“:Peygamber Efendimiz buyururki  

   Şüphesiz Ben size kendisine sarıldıkça asla sapmayacağınız
_______________________
▪1195 - Taberânî, el-Mu’cemu’l-Evsat’ta; Heysemî, Mecma’ I, 172

Sayfa ▪ 775  ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

(iki) şey bırakıyorum. Biri; ötekinden daha büyük ve gökyüzünden yeryüzüne uzanan bir ip niteliğinde olan Allah’ın Kitâbı, diğeri; Ehl-i Beyt’im olan yakınlarım. 

   Bunlar Havz(uma) gelinceye dek birbirinden ayrılmayacaklar. 

   Bunlar hakkında Benden sonra ne yapacağınıza iyi bakıp dikkat edin!”1196'

   Bid’atlerin arttığı, dinin aslından uzaklaşıldığı, Sünnet terk edilmeye başlandığı zaman ümmetin fesada düştüğü zamandır: 

آبو هريرة رفعه المتمسك بسنتى عند فساد امتى له أجر شهيد 

   Ebü Hureyre’den (radiyallahu anh);

  “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 

   Ümmetimin fesadı döneminde Sünnet’ime sarılan şehid ecri alır.”1197

   Ehl-i Beyt’in hayatı Allah Resülü’nün sünneti üzeredir. Resülullah’ın (s.a.a.) Sünnet’ine ters düşmek istemeyen, şehit sevabına, makamına erişmek isteyen İslamiyet’i Ehl-i Beyt’in yaşadığı şekilde yaşamalıdır. Bu yaşantı içinde yer ahnayan zikrullah ile il gili bid’atlerden uzak durmalıdır. 

    Şimdi dine yerleştirilen bu bid’atleri inceleyelim. 
_______________________
▪1196 Tirmizî, Sünen’inde, no. 3788; el-A’meş an Atiyye an Ebî Saîd ve el-A’meş an Habib bin Ebî Sâbit an Zeyd bin Erkam. Senediyle tahric etti/▪1197 - Taberânî, el-Mu’cemu’l-Evsat’ta; Heysemî, Mecma’ I,172 

Sayfa ▪ 777  ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

    SESSİZ ZİKİR BİD’ATİ VE CEHRİ ZİKİR 

   Allah, nübüvvet nurunu Peygamber Efendiınizde (s.a.a.), velâyet nurunu da Peygamber Efendimiz (s.a.a.) kanalıyla Hz. Ali’de cem etmiştir. Bu, Allah’ın seçtiği bir yoldur. 

   Peygamber Efendimizden sonra, velâyet İmam Ali Efendimize Rabbimizin bir ihsanıdır. Hz. Ali (k.v.) hakikate açılan kapıdır. İlim sahasının hem zâhirde, hem bâtında Peygambere (s.a.a.) açılan kapısıdır. 

على رفعه انا مدنية و على بابها  

   İmam Ali’den (radiyallahu anh); “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Ben ilmin şehıiyim, Ali ise onun kapısıdır.”1198" 

   Peygamber Efendimiz Hz. Cebrail’den aldığını, Öğrendi ğini Hz. Ali Efendimize öğretiyor. 
_____________________
▪1198 Tirmizî, 3723; İsm. b. Müsâ an Muh. b. Ömer b. er-Rümî an Şerîk an Seleme b. Kuheyl an Süveyd b. GaHe ani ’s-Sunâbihî an Alî senedi ile tahric etti 
Sayfa ▪ 778  ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

    Eğer Hakk tanınmak isteniyorsa; Ali (k.v.) kapısından geçilmesi gerekmektedir. O kapı Peygamber deryasına, oradan da Derya-yı Ehadiyyete açılıyor. Yani Ali’siz (k.v.) o kapıdan girilmez. 

   Tasavvuf ehlinin tamamı velâyetin başı olan Hz. Ali’ye (k.v.) bağlıdır. Hz. Ali (k.v.) ve bütün Ehl-i Beyt İmamları cehrî zikir yapmışlardır. 

   Abdu’l-Hâlik Gecduvânî’yi Nakşî gelenekte önemli hâle getiren temel husus, Resülullah’tan (s.a.a.) beri yapılagelen cehrî zikir usulünü değiştirerek “sessiz usul” ihdas etmesidir. Bu başlı başına büyük bir bid’attir. 

   Nakşi meşayihinden olan, Kasım Kufralı şunları söylemektedir: 

   “Yüsuf el-Hemedânı nin tarikatinde esas ittihaz ettiği zikir usulü, cehrî olarak Hoca Ahmed Yesevî ile Türkistan’da yayılırken, Abdü’l-Hâlik Gecduvânî bu hususta sessiz yolu ihdas eylemiştir.  
   Menkıbeye göre; Hızır, Gecduvânî’ye havuza dalarak zikretmesini söylemiştir. Bu hâlde, ancak kalp ile zikredildiğini anlayan Gecduvânî de bu yolda zikre koyulmuştur.”1199" 

   Yesevî kaynaklarının yanısıra, “Reşahat” ve “Hazarâtu’l-Kuds” gibi Nakşî metinlerde bile Yüsuf Hamadanî’nin cehrî zikir yaptığı beyan edilmektedir. 

   Hamadanî ve Ahmet Yesevî’nin açık bir şekilde cehrî yani sesli zikir metodunu uygulamasına rağmen, Hamadanî’nin hâlifesi olarak takdim edilen Gecduvânî’nin kendinden önce gösterilen mürşitlerin ve Ehl-i Beyt evladının metodunu bir tarafa bırakıp, Hızır ile görüştüğünü iddia ederek sessiz zikri benimsemesi, tarihte yaşanan en ciddi bid’atlerdendir. Nitekim Gecduvânî’nin hâlifeleri bile Gecduvânî’yi takip etmemişler, cehrî zikri devam ettirmişlerdir. 

   İslam tasavvuf tarihi ve Nakşîbendîlik ekolü uzmanı Prof. Dr. Necdet Tosun, Nakşîbendî kaynaklarından şunları aktarıyor: 
________________________
▪1199 - Kâsım Kufralı, DİB İslam Ansiklopedisi, 4. Cilt, Gecdüvâni maddesi, s.821 
 
Sayfa ▪ 779  ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

   “Nakşibendiyye tarikatının ulularından Abdu’l-Hâlik Gecduvânî’ye nispet edilen "Makamât-ı Yüsuf-i Hamadanî’ isimli eserde şeyhi Yüsuf Hamadani’nin dilinden şu sözler nakledilmiştir; Bu zikir telkini, önce Hz. Ebu Bekir'in (ö:m.634) gönlüne olmuştur. Ondan Salman-i Farisî'ye (ö:m.656) ulaşmış. ondan Ca'fer-i Sâdık’a (ö:m.765), ondan Bayezid Bestamî’ye (ö:m.875). ondan Ebu’l-Hasan Harakani’ye (ö:m. 1033), ondan büyük şeyh Ebu Ali Farmedi’ye (özm. 1084) ve ondan da baııa ulaşmıştır.“1200' 
 
   İmam Ca’fer es-Sâdık’ın akide ve fıkhını, Hz. Ebu Bekir’e biat etmeyen Salman-i Farisi’nin hilafet görüşünü kabul etmeyen Nakşîbendîlerin, onları güya “silsile-i sadat“ halkalarına almaları sadece uydurma değil, bir istismardır. 
 
   Emir Külâl’in,cehri zikre karşı çıktığı için dergâhtan men ettiği Nakşibend, üveysi yolla kendi postnişinliğini ilan ediyor ve Gecduvâni’nin sessiz zikir bid’atini ihya ediyor. 
 
   Ancak Nakşibend’in mürşidi diye gösterilen Seyyid Emir Külâl’in Bahaeddin Nakşibendî cehrî zikre muhalefeti yüzünden dergâhtan men etmesi elbette mânidârdır. Bu konu ile ilgili olarak, Abdulmecid Hani, “el-Hadâiku’l-Verdiyye” adlı kitabında şunları naklediyor: 
 
   “Şah-ı Nakşibendî (d: 718h. 1318m.) üveysîdir. Kendisini Abdu’l-Hâlik Gecduvâni’nin (ö:595h. 1199m.) ruhaniyeti terbiye etmiştir. Dedem Muhammed, el-Behçetü’s-Seniyye isimli kitabında belirttiğine göre Şah-ı Nakşibend, bu yolun başına geçtiğinde işin zor yönünü seçti. 
 
   Şeyh Mahmud Encir Fağnevi’nin devrinden Seyyid Emir Külâl’e kadar cehri zikir yapmak üzere cemaat toplanır, cehri zikir 
________________________
▪1200 - Abdülhâlik Gecduvânî, Risale-i Sahibiyye (Makamat-ı Yusuf-i el hamadanî, nşr. Sa'id Nefîsî, Ferheng-i İran, zemin, l, 1, 1332 hş.1953, s.81; bundan yaklaşık bir asır sonra kaleme alınan Meslekü’l-Arifîn isimli eserde bu silsile aynen tekrarlanmıştır. Bkz. Muhammed bn. Ahmet bn. Es’ad Buharî, Meslekü’l-Arifîn, lstanbul Üniversitesi, ktb, FY, nr.185, vr.6a-6b: Bkz. Prof. Dr. Necdet Tosun, Bahaeddin Nakşibend, s.34, İnsan yay. 
 
Sayfa ▪ 780  ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

yapılırdı. Nakşibend, işin başına geçtiğinde (o döneme kadarki uygulamanın aksine) gizli zikre karar kıldı. 

   Seyyid Emir Külâl’in müridleri toplanıp cehrî zikre başladıklarında, Nakşibend oradan ayrılırdı. Bu sebeple diğerleri (Emir Külâl’in sohbetine devam eden müridân) Nakşibend için iyi şeyler düşünmezlerdi. . . 

   Nitekim bir gün Emir Külâl ona hitaben, “Sana izin veriyorum, kendine meşayih ara ve onlardan istifade et’ diyerek yol verdi.”1201" 

   Bunun yanısıra, deverân ve cehrî zikri muhaliflere karşı savunan Nakşi-Müceddiyye meşâyihinin varlığı da mânidârdır. Sonraki dönem bazı Nakşibendi-Müceddiyye meşâyihi, sesli zikri ve deverânı, muhâliflere karşı savunan risâleler kaleme almışlardır."1202" 

   Nakşîbendîlikte sadece silsile ve sessiz zikir uydurulmamış, hadislerde uydurulmuştur. 

   “Allah-u Teâlâ Benim kalbime ne dökmüşse, Bende onu Ebu Bekir’in kalbine döktüm”sözü için, muhaddis Aliyyü’l-Kari, “Bu hadis falan değildir. Cahil Sünnilerin uydurmasıdır”1203" demektedir. 

   Prof. Dr. Necdet Tosun, asırlar sonra uydurulan şu hadislere dikkat çekmektedir: 

   “Sonraları, bir Nakşibendi şeyhi olan Hâcegi Ahmet Kasani (ö:h.949/m.1542), bazı risâlelerinde Hz. Peygambere nispet edilen “Allah-u Teâlâ Benim kalbime ne dökmüşse, Bende onu Ebu Bekir’in kalbine döktüm’ şeklinde sözü tekrarlayarak silsilenin başlangıcını izah çabalarına katılmıştır. 
______________________
▪1201 - Abdulmecid Hani, el-Hadâikü’l-Verdiyye, tere. M. Emin Fidan, s.494-495, Semerkant, İstanbul "2011" /▪1202 İki Nakşibendi Mücedidinin Deveran savunması-Mehmed Emin-'ı Tokadi (ö.l745) ve Müstakim Zade Süleyman Sadettin (ö.178) örneği, Şimşek, Hâlil İbrahim Tasavvuf ilmi ve Akademik Araştırma dergisi, 2003,cilt:15 sayı: 10,s.283-298 /▪1203 Aliyyu’l-Kari, el-Esraru’l-Merfu’a ii Ahbari’l-Mevzu’a, s. 454, Beyrut bas. 
Sayfa ▪ 781  ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

    Muhammed b. Hüseyin Kazvinî ise (ö: h.978/m.1570) Dımeşk’te kaleme aldığı, “Silsilenâme-i Hâcegân-ı Nakşibend’ isimli eserinde, Hz. Peygamber’in Medine’ye hicret ederken Sevr Mağarasında Hz. Ebu Bekir’e diz üstü ve gözleri kapalı olarak kalbî zikri üç defa telkin ettiğini ve Nakşibendilerin esas aldığı Bekri silsilenin bu şekilde oluştuğunu söyleyerek konuya yeni bir izah tarzı getirmiştir. Aynı cümleler, bir süre sonra Osmanlı mutasavvıflarından Sarı Abdullah Efendi (ö: h.107 /m.1660) başta olmak üzere birçok kişi tarafından tekrarlanmıştır. 

   Ancak bu mağara hadisesi hadis, tarih ve tasavvuf kitaplarında bulunmadığı gibi, tasavvuf klasiklerinde ve hatta ilk dönemde yazılan temel Nakşî kitaplarında bile bulunmaması dikkate şayandır. 

   Anlaşılan bu mağara rivâyeti ilk kez 16. asırda Kazvinî (ö: h.978/m. 1570) tarafından ortaya atılmıştır. 

   16. asırda bazı Kübrevîyye tarikatı mensuplarının Bekri silsileye itiraz etmeleri, Kazvini gibi Nakşîbendîleri, savunma psikolojisi içinde bu rivâyeti icat etmeye sevketmiş olmalıdır.” 

   Osmanlı’da ise devrin Nakşîlerinden Sarı Abdullah Efendi (m. 1660) tekrarlayıp yaymıştır. '1204' 

   Biz geçmişte yazdığımız eserlerde bu insanların rivâyet ettiklerini gerçek hadis zannederek kitabımızda yer vermiştik. Ancak, bu 
hadislerin rivâyet tarihinin 16.yüzyıl olduğunu tespit ederek işin hakikatini şimdi ortaya koyduk. 

   Bu uydurma “mağara hadisesi” hadis, tarih ve tasavvuf klasiklerinde bulunmadığı gibi, böyle bir durum gerçekte olmuş olsa dahi, her hâli Allah’ı zikir olan Resülullah (s.a.a.), Sevr Mağarasında düşmanın kuşatması altında idi ve bu kuşatmada gizlenmesi gerkiyordu. Cenâb-ı Hakk dahi O’nu ve Hz. Ebu Bekir’i, güvercin 
_____________________
▪1204 Muhammed bn. Hüseyin Kazvinî, Silsilename Hacegan-ı Nakşibend, Süleymaniye Kütüphanesi ktb., Laleli, nr. 1381, vr. 3a; Sarı Abdullah Efendi, Seneratu’l-Fuad, s. 127, İstanbul 1288; Prof. Dr. Necdet Tosun, Bahaeddin Nakşibend, s.36, İnsan yay. 


Sayfa ▪ 782  ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

 
yuvası ve örümcek ağıyla mağaranın girişini kapatarak gizlemişti Tabii olarak gizlenme esnasında Zikrullah da gizli bir şekilde ses  yükseltilmeden yapılmak zorunda idi. Nitekim Mekke döneminde Hicret öncesinde müşriklerin Müslümanlara eziyeti mevcut iken müşriklerin Müslümanlara eziyet vermemeleri için Cenâb-ı Hakk cemaatle kılınan namaz esnasında müşriklerin duymamaları için 

    Peygamber Efendimize sesini yükseltmemesini emretmiştir.


ابن عباس ( ولا تجهريرة بصلاتك ولا تخافت بها)
انذلت والنبى صل الله عليه وسلم متوار بمكة وكان إذا رفعصوته سمعه المشركون فسبواالقران ومن انذله ومن جاءبه فقال تعالى ولا تجهر بصلاتك اىبقراءتك حتى يسمعها المشركون ولا تخافت بها من اصحابك فلا تسمعهم وبتغ بين ذالك سبيلا اسمعهم ولأ تجهر حتى يأخذوا عنك القرآن


   İbn Abbâs’tan (radiyallahu anh); 

“Ey Muhammed! Namaz kılarken sesini yükseltme, gizli de okuma ikisi arasında bir yol tut!”1205 meâlindeki âyet Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) Mekke’de iken indi O sırada müşriklerden gizleniyordu. Çünkü müşrikler Kur’ân’ı duyduklarında; Kur’an’ a, onu indirene ve onu getirene küfrediyorlardı. Bu nedenle (Allah) şöyle buyurdu: “Namazda okurken müşrikler duyacak derecede sesini yükseltme! Ashâbın duyamayacağı kadar da gizli okuma! İkisi arasında bir yol tut! Bağırmadan oku ki onlar da Kur’ân’ı öğrensinler."1206

   Dudakları hareket etirmeden, kelimeler duyulmadan Allah zikredilmek istenilirse, bu yapılana tefekkür denir. 
_________________
▪1205 İsrâ,17/110/▪1206 Buhârî, tefsîr İsrâ 14, V, 229; Tevhîd 34/3, Vlll, l96; 44, Vlll, 2089; 52, Vlll, 214; Müslim, Salât l456, s. 329; Tirmizî, 31456 ve Nesâî, Salât 80, ll, 177; Ebü Bişr an Saîd bCübeyr an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahric ettiler 
Sayfa ▪ 783  ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

    Peygamber Efendimiz ve sahabei kiram efendilerimizin, düşmandan zarar görme tehlikesi olmadığı güven ortamında, her zaınan zikrullahı sesli bir şekilde cehren yaptıklarını rivâyet edilen hadislerden Öğreniyoruz. Doğru olanda bu şekilde zikretmektir.

 


ابن اباس قال إن رفع الصوت بالذكر حين ينصرف الناس من المكتوبة كان على  عهد رسول الله صلى الله عليه وسلم كنت اعلم إذاانصرفوا بذلك إذا سمعته

 

İbn Abbâs’tan (radiyallahu anh);

“Allah Resülü’nün (sallallahu aleyhi ve âlihi) zamanında, cemaat farz namazından selâm verip ayrılırken seslerini zikirle yükseltirlerdi. Bu sesten onların namazdan ayrıldıklarını anlardım.”1207"

 


وفى رواية مكانا نعرف انقضاء صلاةالنبى صلى الله عليه وسلم إلا بالتكبير

      Diğer rivâyet şöyledir:

“Peygamber’in (sallallahu aleyhi ve âlihi) namazı bitirdiğini ancak (yüksek sesle söylediği) tekbirden anlardık.”1208"


جابر رأينا نارا باالبقيع فاتيناه فإذا رسول الله صلى الله عليه وسلم فى القبر يقول ناولونى الرجل فناولوه من قبل رجلى القبر فنظرت فإذا هو الذى كان يرفع صوته بالذكر

 ________________________
▪1207 Abdürrezzâk, no. 3225; Buhârî , Ezân 155, 1, 204; Ahmed, I, 367; Müslim, Salât no. 122. S. 410; Ebü Dâvud, no. 1003 ve İbn Huzeyme, no. 1707; İbn Cüreyc an Amr b. Dînâr an Ebî Ma’bed an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahric ettiler
/▪1208 Şâfî, Ümm, 1, 110; Humeydî, no. 480; Buhârî, Ezân 155,1, 204; Müslim. Salât no. 1201, s. 410; Ebü Dâvud, no. 1002; Nesâî, Sehv 79, 111, 67; Ebü Yalâ, no. 2392; Taberânî. M. el Kebîr no. 12200; İbn Huzeyme, no. 1706; İbn Hibbân, no. 2229 ve Beyhakî, 11, 184; Süfyân b. Uyeyne an Amr b. Dinâr an Ebî Mabed an ibn Abbâs asl-ı senedi ile tahric ettiler. 

Sayfa ▪ 784  ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

    Câbir’den (radiyallahu anh); 

   “Bakî’de bir ateş gördük; gittik baktık ki Resülullah (sallallahu aleyhi ve âlihi) kabirde duruyor ve şöyle diyordu: “Haydi adamı verin! ’ Onu kabrin yan tarafından verdiler. Baktık ki, sesli zikreden adamın cenazesi değil mi?”1209

ارفعوا اصوتكم بالصلاة على فإنها تذهب بالنفاق 

   Abdullah b. Sinan, rivâyet eder: 

   “Ebu Abdullah’ın (Ca’fer es-Sâdık aleyhisselâm) şöyle dediğini duydum: “Resülullah (s.a.a.) buyurmuştur ki: Bana salât getirirken sesinizi yükseltin çünkü Bana salât getirmek nifakı ortadan kaldırır.”1210

الساءب بن خالد رفعه جاءنى جبريل فقال لى يا محمد مر اصحابك أن يرفعوا اصوتهم بالتلبية  

   es-Sâib b. Hâllâd’dan (radiyallahu anh); 
   “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 
   Cibrîl Bana gelip dedi ki: Ey Muhammed, ashâbına söyle; telbiyede seslerini yükseltsinler!”1209" 
_________________________
▪1209 Muh. b. Hâtim b. Bezîğ an Ebî Nuaym an Muh. b. Müslim an Amr b. Dînâr an Câbir senedi ile Ebü Dâvud, no. 3164 tahric etmiştir 
▪1210 Ebu Ca’fer Muhammed b. Ya’kub b. İshak el-Kuleynî, İbn Ebi Amr an Abdullah b. Sinan an Ebi Abdullah (Ca’fer es-Sâdık aleyhisselâm) senedi ile tahric etti. Usül-i Kâfî, 02, 5.788/▪1211 Mâlik, Hacc no. 34, s. 334; Ebü Dâvud, no. 1814; Tirmizî, no. 829; Nesâî, Menâsık 55, V, 162 ve İbn Mâce, no. 2922; Abdullah b. e. Bekr b. Muh. b. Amr b. Hazm an Abdilmelik b. c. Bekr b. el-Hâris b. Hişâm an Hâllâd b. es-Sâib el-Ensârî an ebîhî asl-ı senedi ile tahric ettiler 
Sayfa ▪ 785  ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

    BELLİ SAYILARLA, TEKRARLAYARAK ZİKRETMEK 

   Günümüzde bazı insanlar, Allah’a dua ederken, zikrederken saymaya gerek olmadığını, bir kere söylemenin yeterli olduğunu iddia ediyorlar. Bu iddia dinde yeri olmayan bir bid’attir. Peygamber Efendimiz, Allah’ı zikrederken, dua ederken bunu sayarak yapardı ve ashabına da bunu tavsiye ederdi. Bu konuda rivâyet edilen hadislerden bazıları şunlardır: 

 يسيرة وكانت من المهاجرات الأول قالت قال لنا النبى صلى الله عليه وسلم عليكن بالتسبيح والتهليل والتقديس والتكبير واقدن بالانعمل فانهن مسنولات مستنطقات ولا تغفلن فتنسين الرحمة   

   Yüseyre’den (radiyallahu anhâ) -Bu kadın ilk muhâcir kadınlardandı 
dedi ki: 

   “Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) bize şöyle buyurdu: Tesbih, tehlil, takdis ve tekbirde bulunmalısınız. Bunları parmakla sayıp söylemelisiniz. Çünkü parmaklara sorulacak ve konuşturulacaklardır. Sakın gaflet etmeyin, zira bu durumda rahmeti elden kaçırmış olursunuz.”1212" 
__________________________
▪1212 Bu hadisi Ebü Dâvud, 1501 ve Tirmizî, 3583; Hânî b. Osmân an Humaysa bint-i Yâsir an 
Sayfa ▪ 786  ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

 ابن عمر كان يعد للنبي صلى الله عليه وسلم فى المجلس الواحد قبل أن يقوم ماءة مرةرب عغفرلى وتب على انك انت التوب الرحيم 

   İbn Ömer’den (radiyallahu anh); 

   “Peygamber’in(sallallahu aleyhi ve âlihi) bir meclisten kalkmadan önce yüz kere şunu söylediği sayılırdı: Rabb’im Beni bağışla, tevbemi kabul et! Çünkü çokça tevbe kabul eden ve Rahîm olan Sensin, Sen.”1213 

كعب بن عجرة رفعه معقبات لا يجيب قاءلهن أو فاعلهن دبر كل ثلاة ثلات وثلاثون تسبيحة وثلاث ثلاثون تحميدة وأربع وثلاثون تكبيرة  

   Kâ’b b. Ucre’den (radiyallahu anh); “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 

   Namazın ardından okunan bazı tesbihler vardır ki, söyleyenleri ya da yapanları asla hüsrana uğratmazlar. Onlar; her namazın ardından (söylenen) otuz üç 'Sübhanallah ’ otuz üç 'Elhamdulillah ’ ve otuz dört “Allahuekber’dir.” '1214
_________________________
Yuseyre senedi ile tahric ettiler 
▪1213 Ebü Dâvud, 1516 ve Tirmizî, 3434; Muh. b. Süka an Nâii’ an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahric ettiler 
▪1214 Müslim, Mesâcid 144-5, 8. 418; Tirmizi, 3412 ve Nesâî, Sehv 91, 111, 75; el-Hakem b. Uteybe an Abdirrahmân b. c. Leylâ an Kab b. Ucre asl-ı senedi ile tahric ettiler 
 
Sayfa ▪ 787  ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

 أبو ذر رفعه من قال فى دبر صلاةفجر وهو ثان رجليه قبل أن يتكلم لا اله إلا الله وحده لا شريك له له الملك وله الحمد يحيى و يميت وهو على كل شيء قدير عشر مرات كتب الله له عشر حسنات ومحا عنه عشر سيءات ورفع له عشر درجات وقان يومه ذلك كله فى حرز من كل مكروه وحرس من الشيطان ولم ينبغلذنب أن يدركه فى ذلك اليوم إلا الشرك بالله 

   Ebü Zer’den (radiyallahu anh); 

  “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 

   Kim sabah namazından sonra yerinden kalkmadan on defa, “Lâ ilâhe illallahü vahdehü la şerîke lehü, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü, yühyi ve yumîtü ve huve alâ külli şey’in kadîr’ derse, Allah ona en sevap yazar, on günahını siler, on derece de yükseltir. Bütün gün istenmeyen her şeyden korunur, Şeytan da ona bir şey yapamaz. Allah’a ortak koşmaktan başka hiçbir günahı ona tesir edemez.” 1215 

تميم الدر ى رفعه من قال أشهد أن لا إله إلا الله وحده لا شريك له الها واحداصمدا لم يتخذ صاحبة ولا ولد يكن له كفوا أحد عشر مرات كتب الله له أربعين الف الف حسنة 

   Temîm ed-Dârî’den (radiyallahu anh); “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 

   Kim on kere “Eşhedü en lâ ilâhe illallahü vahdehu lâ şerîke leh. İlâhen Vâhiden Ehaden Sameden. Lem yettehiz sâhibeten velâ veleden, velem yekun lehu küfüvenEehad/Vâhid, Ehad ve Samed olan bir ilah olarak Allah’tan başka ilah olmadığına, O’nun birli
_________________________
▪1215 Tirmizî, 3474; İshâk b. Mansür an Alî b. Ma’bed an Ubeydillah b. Amr an Zeyd b. e. Üneyse an Şehr b. Havşeb an Abdirrahmân b. Ganm an Ebî Zer senedi ile tahrîc etti 
Sayfa ▪ 788  ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

ğine, ortağı bulunmadığına, eş ve çocuk edinmediğine ve O’na hiç kimsenin denk olmadığına şehadet ederim’ derse kırk milyon sevap 
yazılır.”1216' 

انس رفعه من قال قبل صلاة الغداة يوم الجمعة ثلاث مرات استغفرالله اللذى لا اله إلا هو وأتوب إليه غفرت ذنوبه وان كان أكثر من زبد البحر 

   Enes’den (radiyallahu anh); 

   “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 
   Kim sabah namazından sonra üç kere, "Estağfirullahellezî" lâ ilâhe illâ hü ve etübu ileyhi/Kendisinden başka ilah bulunmayan Allah’tan bağışlanma dilerim ve O’na tevbe ederim’ derse, günahları deniz köpüklerinden daha çok olsa bile bağışlanır.”1217" 

مسلم بن الحرث أن النبى صلى الله عليه وسلم أسر إليه فقال اذا انصرفت من صلاةالمغرب فقال اللهم اجرنى من النار سبع مرات قبل أن تكلم فإنك اذا قلت ذلك ثم مت فى ليلتك كتب لك جوار منها واذا صليت الصبح فقل ذلك فإنك اذا مت يومك كتب لك جوار منها قال مسلم بن الحارس اسرها صلى الله عليه وسلم ونحن نخص بها إخواننا  

   Müslim b. el-Hâris’den (radiyallahu anh); 

   “Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) kulağına eğilip gizlice şöyle buyurmuş: Akşam namazını kıldıktan sonra hiç kimseer konuşmadan yedi kere, "Allahümme ecimî minen-nâr/Allah’ım, beni 
____________________________
▪1216 Tirmizî, 3473; Kuteybe ani’l-Leys ani’l-Hâlîl b. Murre anil-Ezher b. Abdillah an Temîm senedi ile tahrîc etti/▪1217 Taberânî, el-Mu’cemu’l-Evsat 
Sayfa ▪ 789  ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

ateşten kurtar’ de! Çünkü bunu deyip de o gece ölürsen, mutlaka Cehennem’den kurtulursun. Sabah namazından sonra da aynı şeyi söyle! Zira o gün ölürsen ateşten kurtulmak senin için mukadder olur.” 

   (Sahabi’nin oğlu) el-Hâris b. Müslim dedi ki: “Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) ona bunu gizlice söylediği için kardeşlerimiz arasında buna özel bir değer verirdik.”1218" 

عمارة بن شبيب رفعه من قال لا إله إلا الله وحده لا شريك له له الملك وله الحمد يحيي و يميت وهو على كل شيء قدير عشر مرات على اثرالمغرب بعث الله له مسلحة يخفظونه من الشيطان حتى يصبح ركتب له بها عشر حسنات موجبات ومحا عنه عشر سيءات موبقات وكانت له بعدل عشر رقبات مومنات   

    İmâre b. Şebîb’den (radiyallahu anh); “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 

   Kim akşam namazından sonra on kere, "Lâ ilâhe illallahu vahdehu lâ şerîke leh. Lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü, yühyi ve yumitu ve hüve alâ külli şeyin kadîr’ derse, Allah ona, sabaha kadar Şeytan’a karşı onu bekleyecek silahlı melekler gönderir. Ona Cennet’e girmesine vesile olacak on sevap yazılır, on tane de helak olmaya sebep olacak günahı silinir. On tane de mü’min köle azad etmiş gibi olur.”1219" 
_____________________________
▪1218 Ebü Dâvud, 5079; İsh. b. İbr. ed-Dimaşkî an Muh. b. Şuayb an Abdirrahmân b. Hassân el-Filistinî ani’l-Hâris b. Müslim an ebîhî senedi ile tahric etti/▪1219 Tirmizî, 3534; Kuteybe ani’l-Leys ani’l-Culâh b. Kesîr an Ebî Abdirrahmân el-Hubelî an İmâre b. Şebîb senedi ile tahric etti 
 
Sayfa ▪ 790  ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

 عمر بن شعيب عن أبيه عن جده رفعه من صبح لله ماءة بالغداة وماءة بالعشى كان كمن حمل على ماءة فرس فى سبيل الله أو قال غزاماءة غزاة ومن هلل الله ماءة بالغداة وماءة بالعشى كان كمن اعتق ماءة رقبة من ولد إسماعيل ومن كبرالله ماءة بالغداة وماءة بالعشى لم يأت فى ذلك اليوم أحد بأفضل مما جاءبه إلا من قال مثل ماقال أو زاد على ما قال   

   Amr b. Şuayb, babasından, o da dedesinden (radiyallahu anh); ““Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 

   Kim Allah’ı yüz kere sabah, yüz kere de akşam tesbih ederse, yüz hae yapmış gibi sevap kazanır. Kim sabah akşam yüz kere, akşam yüz kere Allah’a hamd ederse (elhamdülillah, derse) Allah yolunda yüz at techîz etmiş gibi olur. Ya da yüz kere harbe çıkmış gibi olur. Kim sabah yüz kere, akşam da yüz kere Allah’ı tehlil ederse (lâ ilâhe illallah, derse), İsmail soyundan tam yüz köle azad etmişçesine sevap alır. Kim sabah yüz kere, akşam yüz kere Allah’ı tekbir ederse (Allahuekber, derse), o gün hiç kimse onun kadar güzel bir amelde bulunmamış olur. Onun gibi ya da Ondan ÇOk amel yapanlar müstesna ”1220" 

وان أم المومنين جويرية بنت الحارث رضىالله عنها ان النبى صلى الله عليه وسلم خرج من عندها بكرة حين صلى الصبح وهي فى مسجدها ثم رجع بعد أن أضحى وهي جالسة فقال مازلت على الحال التى فارقتك عليها قالت نعم فقال النبى صلى الله عليه وسلم لقد قلت بعدك أربع كلمات ثلاث مرات لو وزنت بما قلت منذ اليوم لوزنتهن سبحان الله وبحمده ادد خلقه ورضانفسه وزنة عرشه ومداد كلماته  
__________________________
▪1220 Tirmizî, 3471; Muh. b. Vezîr an Ebî Süfyân el-Hımyerî ani’d-Dahhâk b. Hamza an Amr b. Şuayb senedi ile tahrîc etti 
Sayfa ▪ 791  ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

   Cüveyriye’den (radiyallahu anhâ); 
 
   “Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) sabah namazını kıldıktan sonra, daha o (Cüveyriye) namazgâhındayken çıktı. Kuşluk vakti dönünce o hâlâ yerinde oturuyordu. Bunun üzerine dedi ki: 
  “Hâlâ burada oturuyor musun?’ 
 
   “Evet ’ 
 
   “Senden ayrıldıktan sonra üç kere şu dört kelimeyi söyledim. Bu günden beri o kelimeler, eğer senin bütün gün okuduklarınla tartılacak olsa mutlaka o dört kelime ağır basardı. Onlar şunlardır: Sübhanallahi ve bi hamdihi adede halkihi ve rıdâ nefsihi ve zînete arşihî ve midâde kelimâtihî/Allah’ı mahlükâtı sayısınca, nefsinin rızâsınca, Arş’ının ağırlığınca, kelimelerinin sayısınca tesbîh (tenzîh) ederim).”’1221" 
 
أبو هريرة رفعه من قال حين يسبح صبحنالله وبحمده ماءة مرة واذا أمسى كذلك لم يواف أحد من الخلاءق مثل ماوافى  
 
     Ebü Hureyre’den (radiyallahu anh); “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 
 
    Kim sabahleyin, yüz kere “Sübhanallahi’l-Azîmi ve bi-hamdihi’ derse, akşamleyin de aynısını yaparsa, hiç kimse o gün elde edeceğini elde edemez.”1222" 
 
أبو سعيد رفعه من قال حين بأوى إلى فراشه استغفرالله الذى لا اله إلا هو الحي القيوم وأتوب إليه ثلاث مرات غفرت له ذنوبه وان كانت عدد ورق الأشجار وان كانت عدد رمل عالج وان كانت عدد ايام الدنيا  
  __________________________
▪1221 - Müslim, Zikr 79-80, 5. 2091; Ebü Dâvud, 1503; Tirmizî, 3555 ve Nesâî, Sehv 93, IV, 77; Ibn Abbâs an Cüveyriyye asl-ı senedi ile tahric ettiler/▪1222 Buhârî, Da’vât 65/1, VII, 168; Müslim, Zikr 29, s. 2071; Ebü Dâvud, 5091 ve Tirmizî, 3466; Sumey an Ebî Sâlih an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler 
 
Sayfa ▪ 792  ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

    Ebü Saîd’den (radiyallahu anh); 

   “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 

   Kim yatağına vardığı zaman, üç kere “Estağfirullahellezî la ilâhe illa hüve’l-Hayyu’l-Kayyüm ve etübu ileyh/Kendisinden başka tanrı olmayan, Hayy ve Kayyüm olan Allah’tan mağfiret dilerim ve O’na tevbe ederim’ derse, ağaç yaprakları kadar, Alic kumları kadar, dünya günlerinin sayısı kadar bile olsa günahları bağışlanır.”1223"

آنس من قال حين يسبح أو يمسى اللهم إني أصبحت اشحدك واشحد حملة عرشك وملاءكتك وجميع خلقك انك انت الله الذى لا اله الا انت وأن محمدا عبدك و رسولك اعتق الله ربعه من النار فمن قالها مرتين اعتق الله نصفه  من النار فمن قالها ثلاثا اعتق الله ثلاثة أرباعه من النار فإن قالها اربعا أعتقه الله من النار  

    Enes’den (radiyallahu anh); 

    “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 

    Kim sabahleyin ya da akşamleyin "Allahümme innî esbahtü, üşhidüke ve üşhidü hamalete Arşike ve melâiketike ve cemîa halkike, enneke entellahullezî lâ ilâhe illâ ente ve enne Muhammeden abdüke ve Resülüke/Allah’ım! Ben sabahladım. Seni ve Arş’ı taşıyanları, bütün meleklerini ve bütün yarattıklarını şâhit tutuyorum ki, Sen hak ilahsın, Senden başka ilah da yoktur. Muhammed de Senin kulun ve Peygamberindir)’ derse, Allah onun dörtte birini ateşten azad eder, iki kere söylerse Allah onun yarısını ateşten azad eder, üç kere söylerse onun dörtte üçünü Allah ateşten azad eder, döıt kere söylerse, Allah onun tümünü ateşten azad eder.”1224"
________________________
▪1223 - Tirmizî, 3397; Sâlih b. Abdillah an Ebî Muâviye ani’l-Vassâfî an Atiyye an Ebî Saîd senedi ile tahric etti/▪1224 - Ebü Dâvud, 5078 ve Tirmizî, 3501; Bakiyye b. el-Velîd an Müslim b. Ziyâd an Enes asl-ı senedi ile tahric ettiler 
Sayfa ▪ 793 ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

ابوالدرداء رفعه من قال لأ اله الا الله والله
اكبر اعتق الله ربعه من النار ومن قالها اثنتين اعتق شطره ومن قالها اربعا اعتق كله من النار للكبير 

    Ebü’d-Derdâ’dan (radiyallahu anh); “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 

    Kim “Lâ ilâhe illallahu vallahuekber’ derse, Allah onun dörtte birini Cehennem’den azad eder, kim iki kere derse yarısını, kim üç kere derse tamamını Cehennem’den azad eder.
”1225" 

آنس رفعه من صلى على صلاةواحدة صلى الله عليه بها عشرا ومن صلى على ماءة كتب الله بين عينيه براءة من النفاق وبراءة من النار واسكنه الله يوم القيامة مع الشهداء

   Enes’den (radiyallahu anh); “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 

   Kim Bana bir kez salâtü selâm getirirse Allah ona en salât eder, kim Bana on kez salât getirirse Allah ona yüz salât eder. Kim Bana yüz salât ü selâm getirirse, Allah onun iki gözü arasına ateşten ve nifaktan beraat ettiğini yazar. Kıyâmet Gününde ise onu şehitlerle 
beraber kılar.”1226"

 أبن المسيب أرسله من قرأ  (قل هو الله احد) عشر مرات بنى له قصر فى الجنة ومن قرأها عشرين مرة بنى له قصرآن فى الجنة ومن رآها ثلاثين مرة بنى له ثلاثة قصور فى الجنة فقال عمر يا رسول الله إذا لتكسر قصورنا فى الجنة فقال صلى الله عليه وسلم الله أوسع من ذلك 
_____________________________
▪1225 Taberânî, el-Mucemul-Kebîr vel-Evsat; Heysemî, Mecma X, 87 /▪1226 Taberânî, el-Mu’cemu’l-Evsat ve’s-Sağir’de; Heysemî, Mecma’ X, 163 

Sayfa ▪ 794 ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 


   İbnü’l-Müseyyeb’den (radiyallahu anh), mürsel olarak; “
   
   “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 

   "Kim Kul Huvallahu Ehad’i on kere okursa, Cennet’te ona bir köşk yapılır. Kim yirmi kere okursa iki köşk yapılır. Kim otuz kere okursa üç köşk yapılır. ’ 

   Ömer dedi ki: “Ya Resülallah, şu hâlde Cennet’te köşklerimiz ço ğalaeaktır. ’ 

“Allah’ın bundan daha fazlasını vermeye gücü vardır’buyurdu.”1227" 

وان أبى هريرة رضي الله عنه أن فقراء المهاجرين اتو رسول الله صلى الله عليه وسلم فقالو ا ذهب أهل الدثور بالدرجات العلى والنعيم المقيم يصلون كما نصلى ويصومون كما نصوم ولهم فضل من أموال يحح ون ويعتمرون ويحءهدون ويتصدقون فقال ألا عالمكم شينا تدركون به من سبقكم وتسبقون به من بعدكم ولأ يكون أحد أفضل منكم إلا من صنع مثل ما صنعتم قالو ابلى يارسول الله قال تسبحون وتحمدون وتكبرون خلف كل صلاة ثلاثا وثلاثين 

قال ابو صالح الراوى عن أبى هريرة لما سءل عن كيفية ذكرهن قال يقولو سبحان الله والحمدلله  والله أكبر حتى يكون منهم كلهن ثلاثا وثلاثين 

وزاد مسلم فى روايته فرجع فقراء المهاجرين إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم فقلو اسمع إخواننا أهل الأموال بما فعلنا ففعلوا مثله فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم ذالك فضلاالله يوتيه من يشاء  
_________________________
▪1227 Ebü Dâvud, 5078 ve Tirmizî, 3501; Bakiyye b. el-Velîd an Müslim b. Ziyâd an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler 
Sayfa ▪ 795 ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

Ebü Hureyre (ra) şöyle anlatıyor: 

   “(Bir gün) Muhacirlerin fakirlerinden bir topluluk Allah’ın Resülüne geldi ve, “Ey Allah’ın Resülü! Zenginler yüksek dereceleri ve ebedî nimetleri kazanıp gittiler. Onlar da bizim gibi namaz kılıyor, oruç tutuyor, fazla mal sahibi oldukları için de, hac ve umre yapıyor, cihad ediyor ve sadaka veriyorlar. Hâlbuki bizim paramız olmadığı için onların işlediği birtakım hayırları yapamıyoruz’ dediler. 

   Bunun üzerine Allah’ın Resülü, “Size bir şey öğreteyim mi? Ki bu sâyede (hayırda) sizi geçmiş olanlara yetişir, sizden sonrakileri de geçersiniz. Sizin yaptığınızı yapmadıkça kimse sizden üstün olamaz. Ancak, onların içinde size öğrettiğim ibâdeti iki kez yapanlar bulunsun’ dedi. 

   Onlar da, “Evet, öğretiniz ey Allah’ın Resülü! ’ dediler. 

   Resül-i Ekrem, “Her namazdan sonra, otuz üçer kez Sübhanallah, Elhamdülillah ve 34 kez Allahu ekber deyiniz’ buyurdu.” 

   Hadisi, Ebü Hureyre’den rivâyet eden Ebü Sâlih, tesbih, tahmid Ve tekbirin nasıl söyleneceğini sorması üzerine, Resül-i Ekrem’in, “Subhanallah, Elhamdülillah ve Allahü'ekber deyiniz ve bunlardan her birini otuz üç kez Allah u ekber'i 34 kez tekrarlayınız” buyurduğunu söylemiştir. 

   Müslim’in rivâyetinde şunlar ilâve edilmiştir: 

   Bir süre geçtikten sonra fakirler yeniden Resül-i Ekrem’e geldiler ve, “Ey Allah’ın Resülü! (zengin) kardeşlerimiz bizim yaptıklarımızı öğrenmişler, (artık) onlar da bizim gibi yapıyorlar” deyince, Resül-i Ekrem, “Bundan sonrası Allah’ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir” buyurdu."1228" 
_________________________
▪1228 Müslim, Mesâcid 142, s. 415; 9311. nolu hadisin lafzı ve Buhârî, Ezân 155, I, 205; Davât 18, VII, 151, 9312  “nolu hadisin lafzı; Sumeyy an Ebî Sâlih an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile; tahric ettiler.  
 
Sayfa ▪ 796 ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

ابن عمر كنا نسافر مع النبى صلى الله عليه وسلم فإذا رأى قرية يريد أن يدخلها إلى أهلها وحبب صالحى أهلها إلينا 

   İbn Ömer’den (radiyallahu anh); 

   “Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) ile sefere çıkardık, gördüğü bir kasabaya girmek istediği zaman üç kere şöyle derdi: Allah’ım! O kasabayı bize mübarek eyle! Bizi ahâlisine sevdir! Ahâlisinin sâlihlerini de bize sevdir!”1229" 

عبدالرحمن بن ابى بكرة قلت لأابى ياابت اسمعك تقول كل غداة اللهم عافنى فى بدنى اللهم عافنى فى سمعى اللهم عافنى اللهم عافنى فى بصرى لا إله إلا أنت تكررها ثلاثا حين تصبح وثلاثا حين فقال يابنى سمعت النبى صلى الله عليه وسلم يدعوبهن فأنا أحب أن استن يستته  
    Abdurrahmân b. Ebî Bekre’den (radiyallahu anh); 

   “Babama dedim ki: cBabacığım her sabah ve her akşam üç kere, Allah’ım, bedenime afiyet ver! Allah’ım, kulağıma afiyet ver! Allah’ım, gözüme afiyet ver! Senden başka hiçbir ilah yoktur, diyorsun. Acaba bunun sebebi nedir?’ 

   “Yavrum, Peygamber’in (sallallahu aleyhi ve âlihi) bunlarla dua ettiğini duydum, O ’nun sünnetine uymaktan hoşlanıyorum’ dedi.”1230" 

وعنه رفعه من سأل الله الجنة ثلاثا قالت الجنة اللهم أدخله جنتى ومن استجار بالله من النار ثلاثا قالت النار اللهم أجره من النار 

   Enes’den (radiyallahu anh); 
___________________________
▪1229 Taberânî, el-Mucemul-Evsatta /▪1230 Ebü Dâvud, 5090; Abdühnelik b. Amr an Abdilcelîl b. Atiyye an Ca’fer b. Meymun an Abdimıhmân b. c. Bekre senedi ile tahrîc etti 
 
Sayfa ▪ 797 ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

   Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 

   “Kim Allah’tan üç kere Cennet’i isterse, Cennet şöyle der: Allah’ım onu Cennet’ine koy! ’ Kim üç kere Cehennem’den sığınırsa, Cehennem de, “Allah’ım onu Cehennem’den kurtar ’der.”1231" 

   Ebü Hasan el-Anbarî, rivâyet eder: 

   “Ebu Abdullah (Ca’fer es-Sâdık aleyhisselâm) şöyle buyurdu: 

   Resülullah(s.a.a.) hergün üçyüz altmış kere bedendeki damarların sayısı kadar Allah’a hamd eder, şöyle derdi: Elhamdülillahi Rabbi’lâlemine kesiran ala külli hâl/Her hâlden dolayı Allah’a çok hamd ü senâlar olsun.”1232" 

   Hâris b. Mugire, rivâyet eder: “Ebü Abdullah (Ca’fer es-Sâdık aleyhisselâm) şöyle buyurdu: 

   Resülullah(s.a.a.) hergün yetmiş kere Allah Azze ve Celle’ye istiğfar ederdi, yetmiş kerede tevbe ederdi.” 

   Dedim ki:"Estağfurullah ve etubu ileyh/Allah’tan bağışlanma diliyorum, O’na tevbe ediyorum’ mu diyordu? 

    “Yetmiş kere, estağfirullah, estağfirullah, yetmiş kere de, etubü ilallah, etubu ilallah, derdi’ buyurdu ki.”1233" 
______________________
▪1231 Tirmizî, 2572 ve Nesâî, İstiâze 56/3, VIII, 279; Ebü’l-Ahvas an Ebî İshâk an Büreyd b. e. Meryem an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler/▪1232 Ebü Ca’fer Muhammed b. Ya’kub b. İshak el-Kuleynî, Usül-i Kâfı, 0.2, 5.803/ ▪1233 Ebü Ca’fer Muhammed b. Ya’kub b. İshak el-Kuleynî, Usül-i Kâtî, c.2, 5.803 
 
Sayfa ▪ 799 ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

   ZİKRETMEK YOKTUR’ BİD’ATİ 

   İbâdetten insanları uzaklaştırmak, ibâdet ettirmemek derdinde olanların bir bid’atide zikirden kasıtın Kur’ân okumak, namaz kılmak, haccetmek gibi ibâdetler olduğu, bunların dışında müstakil bir ibâdet olarak Allah’ı zikretmenin gereksiz ve hatta bid’at olduğunu iddia etmeleridir. 

   Sahabenin ve Resulullah’ın (s.a.a.), Ehl-i Beyt’inin hayatını incelediğimizde bu iddianın tamamen asılsız olduğunu görüyoruz. 

   Bu konu başlığı ile ilgili olarak, “zikrin özel ve tasavvufı mânâsı” konu başlığı altında yeterince bilgi aktarılmıştır. 
 
Sayfa ▪ 801 ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

   “CEMAAT HALİNDE ZİKİR YOKTUR’ BİD’ATİ" 

   Tıpkı sessiz Zikir bid’ati gibi, cemaat hâlinde yapılan zikiri bid’at görüp oradan ayrılmak, Nakşîbend olarak tanınan kişiye aittir. 

   Şeyh Mahmud Encir F ağnevî’nin devrinden Seyyid Emir Külâl’e kadar cehrî zikir yapmak üzere cemaat toplanır, cehrî zikir yapılırdı. Nakşîbend, işin başına geçtiğinde (o dönme kadarki uygulamanın aksine) gizli zikre karar kıldı. 

   Seyyid Emir Külâl’ın müridleri toplanıp cehrî zikre başladıklarında, Nakşibend oradan ayrılırdı. Bu sebeple diğerleri (Emir Külâl’in sohbetine devam eden müridân) Nakşîbend için iyi şeyler düşünmezlerdi. . . 

   Nitekim bir gün Emir Külâl ona hitaben, “Sana izin veriyorum, kendine meşâyih ara ve onlardan istifade et” diyerek yol verdi."1234" 
________________________
▪1234 Abdulmecid Hani, el-Hadâikü’l-Verdiyye, terc. M. Emin Fidan, 8.494-495, Semerkant, İstanbul 2011
 
Sayfa ▪ 802 ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

   Cemaat hâlinde zikir yapmak, sonradan uydurulmuş, dine sonradan yerleştirilmiş bir bid’at değildir. Aksine cemaat hâlinde olmanın fazileti Peygamber Efendimiz tarafından birçok hadis-i şerifte övülmüş, inananlar cemaat olmaya, ibâdetleri cemaat hâlinde yapmaya teşvik edilmişlerdir. Hatta hadis-i şeriflerden birinde zikir meclisleri “Cennet bahçesi” olarak adlandırılmış, cemaat hâlinde zikretmenin faziletine dikkat çekilmiştir. 

آنس رفعه إذا مررتم برياض الجنة فار تعوا وما رياض الجنة قال حلق الذكر   

 Enes’den (radiyallahu anh); 

“Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 

   "Cennet bahçelerinden geçtiğiniz zaman faydalanın! ’ “Nedir Cennet bahçeleri?’ diye sordular. 

“Zikir halkaları’ buyurdu.”1235" 
_________________________
▪1235 - Tirmizî, 3510; Abdülvâris b. Abdissamed an ebîhî an Muh. b, Sâbit eLBünânî an ebîhî an Enes b. Mâlik senedi ile tahric etti 
Sayfa ▪ 803 ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 
 
   NAMAZDAN SONRA OKUNAN
   SUBHANALLAH  -
   ELHAMDÜLİLLAH -ALLAHU
   EKBER  DEMEK YETERLİDİR.
   BUNUN DIŞINDA ZİKİR  
   YOKTUR ’ BİD’ATİ 

   Zikrullah ile ilgili dine yerleştirilmeye çalışılan bir başka bid’at ise, namazdan sonra okunan tesbihât dışmda tevbe-istiğfarı defalarca söylemek, salavât-ı şerifi okumak, kelime-i tevhidi, lafza-i Celal’i ve bunlar gibi zikir lafızlarını söylemenin bid’at olduğunu insanlara ilan etmektir. 

   Peygamber Efendimiz “ismet” sıfatına sahip olduğu hâlde her gün bir rivâyete göre yetmiş, bir başka rivâyete göre ise yüz defa tevbe istiğfarda bulunurdu. 

اغر مزينة رفعه انه ليغان على قلبى حتى استغفر فى اليوم ماءة مرة  

Ağarru Müzeyne’den (radiyallahu anh); “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 

Bazen kalbime gaüet düştüğü olur. Ancak Ben, Allah’a günde yüz kere istiğfar ederim.”1236" 
___________________________
▪1236 Müslim, Zikr 41-2, s. 2075-6 ve Ebü Dâvud, 1515; Ebü Bürde anil-Ağarr asl-ı senedi ile 

Sayfa ▪ 804 ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 
 

وفى رواية توبو ا إلى ربكم فوالله انى لأتوب إلى ربى ماءة مرة فى اليوم  
   Diğer rivâyet: 
 
   “Rabb’inize tevbe edin! Vallahi Ben Rabb’ime günde yüz kere tevbe ediyorum.”1237" 
 
   Görüldüğü gibi, Peygamber Efendimiz ümmetine de bolca tevbe etmeyi tavsiye etmiştir. Bir başka hadiste O’na defalarca salavât okumanın faziletini açıklamıştır: 
 
 آنس رفعه من صلى على صلاة واحدة صلى الله عليه بها عشرا ومن صلى على عشرا صلى الله عليه بها ماءة ومن صلى على ماءة كتب الله بين عينيه براءة من النفاق وبراءة من النار واسكنه الله يوم القيامة مع الشهداء للاوسطوالصغير بخفى 
   Enes’den (radiyallahu anh);  

   “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 
 
   “Kim Bana bir kez salât ü selâm getirirse Allah ona en salât eder, kim Bana on kez salât getirirse Allah ona yüz salât eder. Kim Bana yüz salât ü selâm getirirse, Allah onun iki gözü arasına ateşten ve nifaktan beraat ettiğini yazar. Kıyâmet Günü’nde ise onu şehitlerle beraber kılar.”1238" 
 
   Bir başka hadis-i şerifte ise defalarca kelime-i tevhidle Allah’ı anmanın faziletini aktarmıştır: 
_______________________________
tahric ettiler/▪1237 Müslim, Zikr 41-2, s. 2075-6 ve Ebü Dâvud, 1515; Ebü Bürde anil-Ağarr asl-ı senedi ile tahric ettiler/▪1238 Taberânî, el-Mu’cemu’l-Evsat ve’s-Sağir’de; Heysemî, Mecma’ X, 163 
 
Sayfa ▪ 805 ▪ Zikrullah ile ilgili Bid'atlar 

عمارة بن شبيب رفعه من قال لأ اله إلا الله وحده لا شريك له له الملك وله الحمد يحيي و يميت وهو على كل شيء قدير عشر مرات على اثرالمغرب بعث الله له مسلحة يخفظونه من الشيطان حتى يصبح ركتب له بها عشر حسنات موجبات ومحا عنه عشر سيءات موبقات وكانت له بعدل عشر رقبات مومنات 
   İmâre b. Şebîb’den (radiyallahu anh); “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 

   Kim akşam namazından sonra on kere, “Lâ ilâhe illallahu vahdehu lâ şerîke leh. Lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü, yühyi ve yumitu ve hüve alâ külli şeyin kadîr’ derse, Allah ona, sabaha kadar Şeytan’a karşı onu bekleyecek silahlı melekler gönderir. Ona Cennet’e girmesine vesile olacak on sevap yazılır, on tane de helak olmaya sebep olacak günahı silinir. On tane de mü’min köle azad etmiş gibi olur.”1239" 

   Bu hadis-i şeriflere benzer hadis-i şerifler hadis kitaplarının zikir bölümlerinde oldukça fazla sayıda yeralmakta iken, bunları göz ardı edip, “Allah’ı zikir namazdan sonra okunan subhanallah, elhamdülillah, Allahuekber lafızlarıdır. Bunların dışında Allah’ı tesbih, zikir lafızları yoktur. Bu bid’attir” gibi bir bid’ate inanmak; bu sebeple ibâdetlerde eksik kalmak ne akla, mantığa, ne de Resülullah’ın (s.a.a.), sahabenin, Ehl-i Beyt’inin hayatına uyar. 
_____________________________
▪1239 Tirmizî, 3534; Kuteybe ani’l-Leys ani’l-Culâh b. Kesîr an Ebî Abdirrahmân el-Hubelî an İmâre b. Şebîb senedi ile tahrîc etti 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol