19.BOLUM


Sayfa ▪  835 ▪DUA

   DUA 

   Dua etmek Rabb’îmizin kullarına emridir. Cenab ı Hakk ayet ı kerimede şöyle buyuruyor: 
وقال ربكم أدونى استجب لكم أن الذين يستكبرون عن عبادتى سيدخلون جهنم داخرين  ٢٠   
    “Rabb’iniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü Bana ibâdeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak Cehennem’e gireceklerdir.”1267" 

   Bir başka âyet-i kerimede ise; 

 
فإذا فرغت فانصب  ٧
وإلى ربك فارغب  ٨
   “Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul ve yalnız Rabb’ine yönel”1268" buyuruluyor. 

▪1267 Mü’min: 40/20 /▪1268 İnşirah: 94/8 

 
Sayfa ▪  836  ▪DUA

   Bu ayetin tefsiri olarak, Gavsü’l-Azam Abdulkadir Geylani Hazretleri, “Gunyetü’t-Tâlibîn ” adlı eserinde şöyle buyuruyor: 

   “İbâdeti bitirdiğin zaman duaya başla. Rabb’inin katında bulunanları iste, ondan talep et. . .” 

   Dua etmek lügatte; çağırmak, seslenmek, teşvik etmek, ad vermek, yardım istemek, dua etmek gibi mânâlara gelir."1269" 

   Kul Allah’a dua ederken, sonsuz güç ve azamet sahibi Yaradanın karşısında âcizliğini itiraf ederek O’ndan yardım çağrısında bulunur. Dua ve zikirin eşanlamlı gibi kullanılması; kulun dua ederken, Allah’a yönelmesi, O’ndan yardım dilemesi sebebiyle Allah’ı anmasıdır. Kul O’ndan yardım dilerken âcizliğini itiraf edip, O’nu yücelttiğinde O’nun güzel isim ve sıfatlarını zikreder. O’nu takdis, tesbih, tahmid, tehlil eder. Cenâb-ı Hakk Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: 
ولله الأسماء الحسنى فادعوه بها ودروا الذين يلحدون فى أسماءه سيجزون ما كانو يعملون  ١٨٠ 
    “En güzel isimler (Esmâü’l-Hüsnâ) Allah’ındır. O hâlde O’na o güzel isimlerle dua edin. O’nun isimleri hakkında eğri yola gidenleri bırakın. Onlar yapmakta olduklarının cezasına çarptırılacaklardır. '1270' 
قل ادعوا الله أو ادعوا الرحمان اياماتدعو افله الأسماء الحسنى. .... ١١٠
   “De ki: İster “Allah ’ deyin, ister 'Rahman' deyin. Hangisini deseniz olur. Çünkü en güzel isimler O’na hastır.”'1271' 

▪1269 Prof. Dr. Mehmet Kanar, Arapça-Türkçe sözlük, Say yayınları, 2009, İst/▪1270 A’raf: 7/180/▪1271 İsrâ: 17/110 

 
Sayfa ▪  837  ▪DUAf

   Hârun b. Harice, rivâyet eder: 

   “Ebü Abdullah (Ca’fer es-Sâdık aleyhisselâm) şöyle buyurdu; 

   Kulun Allah Azze ve Celle’den bir isteği olur. Derken Allah’ı övmeye, Muhammed’e ve Al-i Muhammed’e salât getirmeye başlar. Derken ihtiyacını unutur. Allah, o ihtiyacını istemeden bu ihtiyacını karşılar.” '1272'

   Hişam b. Sâlim rivâyet eder:

   “Ebü Abdullah (Ca’fer es-Sâdık aleyhisselâm)şöyle buyurdu: 

   Allah Azze ve Celle buyuruyor ki: Beni zikrettiği için Benden bir şey istemeyene, Benden isteyenden verdiğimden çok daha üstün olan nimetimi veririm.'1273' 

   Kul dua ederken, Rabb’inin üstünlüklerini sayar, O’nun karşısında kendi âcizliğini itiraf eder, görür ki, ondaki nimetlerin tamamı Cenâb-ı Hakk’ın kendisine ihsanı lutfudur. Bu durumda O’na hamd eder: 
جابر رفعه وأفضل الذكر لاإله الا الله وأفضل الدعاء الحمدلله 
   Câbir’den (radiyallahu anh); 

   “Peygamber Efendimiz (s.a.a.) buyuruyor ki: 

   Zikrin en faziletlisi, 'Lâ ilâhe illallah’dır. Duanın en faziletlisi ise “ Elhamdülillah dır.'1274' 

   İnsanlar bir sıkıntı, bela hâlinde Rabb’lerine münacât ederler, O’na yönelir, O’nu hatırlarlar, O’ndan yardım isterler. Bu bakımdan bela ve sıkıntılar Allah yönelmeye, dua etmeye, O’nu zikretmeye vesiledir. 

▪1272 Ebü Ca’fer Muhammed b. Ya’kub b. İshak el-Kuleynî, Usül-i Kâfî, c.2, s.799/▪1273 Ebü Ca’fer Muhammed b. Ya’kub b. İshak el-Kuleynî, Usül-i Kâtî, c.2, s.799/▪1274 Tirmizî, 3383; Yahyâ b. Habîb b. Arabî an Müsâ b. İbr. b. Kesîr an Talha b. Hirâş an Câbir senedi ile tahric etti 

 
Sayfa ▪  838  ▪DUA

   Mesela; kulun, sabaha kadar dişi ağrır, O diş ağrısına sabreder, bir de üstelik, “Aman Allah’ım! Ya Rabbi şifa nasip eyle!”diye dua eder, bu ağrı onu sabaha kadar zikrettirir. Cenâb-ı Hakk ona öyle bir ağrı vermese sabaha kadar horul horul uyur. Fakat bir ağrı ile aradaki irtibatı kurar, hatlar tamamlanır. O ağrı sabaha kadar onu yüce Rabbine yaklaştırır. 

   Sıkıntılar-belalar Allah’a yönelmeye, zikrullaha vesile olduğu için, belaların en büyüğü peygamberlere, sonra velilere, sonrada derecesine göre diğer kullara verilir. 

   Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve âlihi) buyurdu: 
أشد الناس بلاء الانبياء ثم الصالحون 
    “İnsanların belaya uğramak itibariyle en şiddetlisi peygamberlerdir, sonra da sâlih zâtlardır.'1275' 

    Bu durumda Allah, sevdiği kuluna bela verir, niye? Çünkü kul, belada kulluğunu idrak eder. Nimetlerde azma imkânları çok daha fazladır. “Adam sende” der. Ama çile ve meşakkette, belada insan başını aşağı eğer, “Biz her şeyi deniyoruz ama yine de bir netice alamıyoruz. Elimizden bir şey gelmiyor. Bu bir imtihandır” deyip burada sabrederse, duaya-zikire sarılırsa, çok büyük mükafât sahibi olur. 
ابن اباس فى قوله تعالى  ( الذين إذا إصابتهم مصيبة) الآية أخبر الله تعالى أن الموءمن إذا أسلم لامرالله ورجع فاسترجع عند المصيبة كتب له ثلاث خصال الصلاة من الله والرحمة وتحقيق سبيل الهدى وقال صلى الله عليه وسلم من استر جع المصيبة جبر الله مصيبة وأحسن عقباه

▪1275 - Ömer Nasuhi Bilmen, 500 Hadis Tercüme ve İzahı;lmam Menâvî, el-Künüzü’l-Hakâyik 

 
Sayfa ▪  839  ▪DUA

   İbn Abbâs’tan (radiyallahu anh); 

   “O, Cenâb-ı Hakk’ın, ’Onlar ki başlarına bir bela geldiği zaman..." '1276' meâlindeki âyetini şöyle yorumladı: Allah şunu bildirmiştir; Müslümanın başına bir belâ gelip de Allah’ın emrine teslim olup, “Biz Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na dönücüleriz’ dediği zaman ona şu üç haslet yazılır: Allah’tan salât, rahmet ve hidâyet yolunun gerçekleşmesi. Nitekim Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve âlihi) şöyle buyurmuştur: Kim musibet anında, İnnâ lillahi ve innâ ileyhi râciüm derse, Allah onun bu musibetini telafi edip onun sonunu iyi kılar.'1277' 

   Belalara sabır gösterip, Allah’ı zikredince insanı Allah’a yakınlaştırsa da, Allah’ın belasız yakınlığını istemek en doğrusudur. Çünkü insan bazen belalara sabredemiyebilir. Bu durumda bela onun için yakınlık vesilesi değil Allah’tan uzaklaşmaya-isyana sebep olur. Bu mânâda Peygamber Efendimiz dahi Allah’a sığınmıştır, duaya sarılmıştır: 

   Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve âlihi) buyurdu: 
وعن ابو هريرة رضىالله عنه ان النبى صلى الله عليه وسلم قال تعوذو ا بالله من جهد البلاء وذرك الشقاء وسوء القضاء وشماتة ألا عداء  
    Ebü Hureyre (r.a) rivâyet etmiştir; 

    “Dayanılamayacak belalardan, kişiyi ölüme kadar götürecek zorluklardan, her türlü, kazadan ve düşmanları sevindirecek bir acıyla karşılaşmaktan Allah’a sığınırız.'1278 '

▪1276 - Bakara, 2/156/▪1277- Taberânî, el-Mu’cemu’I-Kebîr’de. Heysemî’ye göre isnâdı hasendir, Mecnıa’ VI, 317/▪1278 - Nevevî, Riyâzü’s-Sâlihîn, Müslim ve Buharî’den 

 

Sayfa ▪  840  ▪DUA

   Bir kul, duaya, zikrullaha sadece başına bir belâ geldiği zaman değil,her zaman sarılmalıdır. Asıl olan, Cenâb-ı Hakk’ın biz kullarından istediği budur. Kulluk sadece Allah’ı darlıkta hatırlamak 
değildir. Gerçek mânâda kul her hâlinde Cenâb-ı Hakk’la beraber olandır. 
وعنه رفعه من سره أن يستجيب الله له عند الشداءد والكرب فليكثر الدعاء فى الرجاء  
   Ebü Hureyre (radiyallahu anh); 

   “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 

   Kim şiddetli ve sıkıntılı hâllerinde duasının kabul edilmesini isteyip sevinç duyarsa, rahatken çok dua etsin!” '1279' 

   Selman-ı Farisî (r.a.) şöyle anlattı: 

   “Bir kul genişlik zamanında Allah’a dua eder ise, kendi başına bir belâ geldiği zaman, melekler yüce Allah’a şöyle yalvarırlar: 

    “Ey Rabb’imiz, kulun belâya uğradı. ’ 

   Ve onun hakkında şefaatçi olurlar. Allah-u Teâlâ dahi, onun şefaatini kabul buyurur. 

   Amma darda kaldığı zaman dua eder ise ona şöyle cevap gelir: “Şimdi mi aklına geldi?’ Ve ona şefaat etmezler.” 

   Bu mânâyı teyid eden bir âyet-i kerime Firavun’un hikayesi anlatılırken'1280'şöyle geçmiştir: 

▪1279 - Tirmizî, 3382; Muh. b. Merzük an Ubeydillah b. Vâkıd an Saîd b. Atiyye an Şehr b. Havşeb an Ebî Hureyre senedi ile tahric etti 
▪1280 - Abdulkadir Geylani, Günyetü’t-Tâlibîn 

 

Sayfa ▪  841  ▪
DUA
 
الءن وقد عصيت قبل وكانتمن
المفسدين٩١
  

   “Şimdi mi (iman ettin)! Hâlbuki daha önce isyan etmiş ve bozgunculardan olmuştun.” '1281' 
 
 ابن عمر رفعه من فتح له باب لدعاءفتحت له ابواب الرحمة وما سءل الله تعالى
شيناأحب إليه يسأل العافية وإن الدعاء ينفع مما نزل ومما لم ينزل ولأ يرد القضاء إلا الدعاء فعليكم بالدعاء 
   İbn Ömer’den (radiyallahu anh); 

   Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 

   “Kime dua kapısı açılırsa, ona rahmet kapıları açılır. Allah’ın en sevdiği şey, kendisinden âfiyet istenilmesidir. Dua, başa gelen ve gelmeyen (belâya) faydalı olur. Kazayı ancak dua önler, onun için duaya sarılmalısınız.”'1282' 

    Dua, belâlara karşı kalkandır. Dualar, belâların reddine ve Allah’ın rahmetine vesiledir. Bu konuda İmam Gazali şunları yazar : 

   “Ok ile kalkan karşılaştıkları zaman kalkanın oku geri ittiği gibi, belâ ile dua karşılaşınca dua, belâyı geri iter. Bu da Allah’ın bir kazası ve de hükmüdür. Allah’ın kazasına rıza, sebebe müracât etmeye mâni değildir. Nitekim Allah-u Teâlâ, 
يا اليهاالذين امنو ا خذوا خذوركم... ٧١ 
   “Ey iman edenler! T edbirinizi alın '1283' buyurmuştur.” '1284' 

   Bütün ibâdetler, Allah’ı zikretmek, O’nu tanımak-bilmek, O’na 

▪1281 - Yünus: 10/91 
▪1282 - Tırmizi, 3548; el-Hasanıb. Arafe an Yezîd b. Hârün an Abdirrahmân b. c. Bekr el-Kuraşî an musa b. Ukbe an Nâfi’ an İbn Ömer senedi ile tahric etti ▪1283 - Nisâ: 4/71/▪1284 - imam Gazâlî, ihyâ-u Ulümi’d-Din, s.1, c.958 

 

Sayfa ▪  842  ▪
DUA

gerçek mânâda kul olmak için yapılır. Kul ibâdet ederken, bilir ki, yaratılmıştır, nâkıstır. Yaratan bütün noksan sıfatlardan münezzehtir. Bu mânâda dua da ibâdetin özüdür: 
وعن النعمان بن بشير رضى الله عنهما عن النبى صلى الله عليه وسلم قال الدعاء هو العبادةثم قرأ (وقال ربكم أدونى استجب لكم إن الذين يستكبرون عن عبادتى سيدخلون جهنم داخرين )
   Nu’mân b. Beşîr’den (radiyallahu anh); 

   Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 

   “Dua, ibâdetin ta kendisidir.” Sonra, “Bana dua edin de duanızı kabul edeyim. Bana ibâdet etmeyi (dua etmeyi) kendilerine yediremeyenler Cehennem’e zelîl olmuş bir hâlde gireceklerdir’1285' meâlindeki âyeti okudu.” '1286' 
آنس رفعه الدعاء مخ العبادة 
   Enes’den (radiyallahu anh); 

   “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 
   Dua, ibâdetin beynidir.” 

   Bir insanın beyni hayatî fonksiyonlarını kaybettiğinde, yani beyin ölümü gerçekleştiğinde o insanın yaşaması imkânsızdır. Bir insanın yaşaması için beyin nasıl bir hayatî önem taşıyorsa, ibâdetlerde de dua o hayatî fonksiyonu taşır. Vücut için baş ne ise, ibâdetlerde de dua o önemdedir. Allah’a yönelmedikten, Allah için yapılmadıktan sonra yapılanlara ibâdet denmez. Dua Allah’ı zikirdir. Duayla, zikirle kul Allah’a yönelir. İbâdetlerin özüde zikirdir. Mü’min,Cenâb-ı Hakk’ın, 
 

▪1285 - Mü’min, 40/60 
▪1286 - Ebü Dâvud, 1479 ve Tirmizî, 3247, 3374; Zer an Yüsey, el-Hadremî ani.n-Nu,mân asl-ı senedi ile tahrîc ettiler 

 

Sayfa ▪  843  ▪
DUA
 
يسءله من فى السموات والأرض كل يومن د هو فى شأن ٢٩ 
   "Gökler de ve yerde bulunan herkes, O’ndan ister. O, her ân ya_ ratma hâlindedir.”1287' 
أمن يجيب المضطر إذا دعاء ويكشف السوء ويجعلكم خلفاء الارضءاله مع الله قليلا ما تذكرون ٦٢
   “(Onlar mı hayırlı) yoksa darda kalana, Kendisine yalvardığı zaman karşılık veren ve (başındaki) sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün hâkimleri kılan mı? Allah’tan başka bir tanrı mı var! Ne kadar da kıt düşünüyorsunuz”'1288' buyurduğu âyetlerden haberdârdır. Bilir ki, Allah’tan başka yönelecek, gerçek mânâda yardım istenilecek kimse yoktur. O mutlak mülkün sahibi, mutlak hükümdar, tek olan Allah’tır. Kulun tevhid hakikatinin farkında olarak Yaradanına yönelmesi, tek olan Allah’ın karşısında âcizliğini itiraf ederek, O’nun güzel isimlerini anarak istemesi, Rabbini zikretmesi nedeniyle dua Allah katında çok önemli bir yere sahiptir. 

   Cenâb-ı Hakk Kur’ân-ı Kerim’de; 
قل ما يعبوا بكم ربى لولا دعاء  ٧٧
   “(Resülüml) De ki: Kulluk ve yalvarmanız/duanız olmasa, Rabb’im size ne diye değer versin?”1289' buyurdu. 

   Duanın Allah katında önemini anlatan birçok hadis-i şerifte mevcuttur. Onlardan bazılarını aktaralım: 
آبو هريرة رفعه ليس شىء أكرم على الله من الدعاء 
   Ebü Hureyre’den (radiyallahu anh); 
 

▪1287 - Rahmân: 55/29/▪1288 - Neml: 27/62/▪1289 - Furkan: 25/77 

 

Sayfa ▪  844  ▪
DUA

   “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 
   “Allah katında, duadan daha değerli bir şey yoktur.'1290' 
ابن مسعود رفعه سلواالله من فضله فإن الله يحب ان يسنل وافضل العبادة النتظر الفرج 
    İbn Mes’ud’dan (radiyallahu anh); 

“Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 

   Allah’ın lutuf ve ihsanından isteyin! Çünkü Allah Kendisinden istenmesinden hoşlanır. En faziletli ibâdet, (dua edip) sıkıntının giderilmesini beklemektir.”'1291' 
آنس رفعه ليسال أحدكم ربه حاجته كله حتى يسال شمسع نعله إذا النقطع 
   Enes’den (radiyallahu anh); “Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 

Sizden biri Rabb’inden bütün ihtiyaçlarını istesin; hatta pabucunun kopan kayışını bile istesin.”'1292' 
أبو هريرة رفعه من لم يسأل الله يغضب عليه  
   Ebü Hureyre’den (radiyallahu anh); 
 
   Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 
 

▪1290 Tirmizî, 3370; et-Tayâlisî an İmrân el-Kattân an Katâde an Saîd b. ebî’l-Hasan an Ebî Hureyre asl-1 senedi ile tahrîc etti /▪1291 -  Tirmizî, 3571; Bişr b. Muâz an Hammâd b. Vâkıd an İsrâil an Ebî İshâk an Ebî’l-Ahvas an İbn Mes’üd senedi ile tahric etti/▪1292 - Mizzî’, Tuhfetu’l-İşrâf, I, 107; Ebü Dâvud es-Sicistânî an Katan b. Nüseyr an Cafer b. Sül. an Sâbit an Enes senediyle 

 

Sayfa ▪  845  ▪
DUA

   “Allah, kendisinden istemeyene gazap eder.” '1293' 

   Dua Allah katında bu kadar önemli bir yere sahip iken mü’mine düşen vazife ne istediğini çok iyi bilmesidir. Cenâb-ı Hakk Kur’ân1 Kerim’de; 
وما كان أنفس أن تموت إلا باذن الله كتابا هو جلا ومن يرد ثواب الدنيا نوته منها ومن يرد ثواب الاخرة نوته منهما وسنجزى الشكرين  ١٤٥  
   “Hiçbir kimse yok ki, ölümü Allah’ın iznine bağlı olmasın. (Ölüm), belli bir süreye göre yazılmıştır. Her kim, dünya nimetini isterse, kendisine ondan veririz; kim de âhiret sevabım isterse, ona da bundan veririz. Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız.”'1294' 
فإذا قضيتم منا سككم فاذكركم اباءكم أو أشد ذكرا فمن الناس من يقول ربنا اتنا فى الدنيا وماله فى الآخرة من خلاق ٢٠٠
   “Hac ibâdetlerinizi bitirince, babalarımzı andığınız gibi, hatta ondan daha kuvvetli bir şekilde Allah’ı anın. Insanlardan öyleleri var ki,“Ey Rabb’imiz! Bize dünyada ver’ derler. Böyle kimselerin âhiretten hiç nasibi yoktur.” 
ومنهم من يقول ربنا اتنا فالدنيا حسنة وفى الآخرة حسنة وقنا عذاب النار  ٢٠١
   “Onlardan bir kısmı da, “Ey Rabb’imiz! Bize dünyada da iyilik Ver, âhirette de iyilik ver. Bizi Cehennem azabından koru!’ derler.” 
 

▪1293 - Tirmizî, 3373; Kuteybe an Hâtim b. İsmâil an Ebî’l-Melîh an Ebî Sâlih an Ebî Hureyre senedi ile tahric etti /▪1294 - Al-i İmran: 3/145 

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol